Yükleniyor...
Yükleniyor...
KLEPTOMANİ NEDİR? Hırsızlık hastalığı olarak da bilinen kleptomani, maddi değeri olmadığı, kişisel kullanım için gereksinim duyulmadığı halde, nesnelere yönelik çalma dürtüsüne kişinin kendini kontrol...
KLEPTOMANİ NEDİR?
Uzman görüşü ve detaylı bilgiler
KLEPTOMANİ NEDİR?
Hırsızlık hastalığı olarak da bilinen kleptomani, maddi değeri olmadığı, kişisel kullanım için gereksinim duyulmadığı halde, nesnelere yönelik çalma dürtüsüne kişinin kendini kontrol edemediği psikolojik bir rahatsızlıktır. Genelde ergenlik döneminde başlayan, geç erişkinliğe kadar süren, bazı hastalarda ömür boyu sürebilen bir rahatsızlıktır. Seyrek rastlandığı, sosyal damgalamaya yol açtığı için tedavi arayışının kısıtlılığı sebebiyle, halk arasında yaygınlığı kesin saptanamamaktadır. çalışmalar, hırsızların %3,8 ile %10'unun kleptoman olduğunu ortaya koymuştur.
Kleptomani'nin Nedenleri Nelerdir?
çalma eylemini kontrolsüz ve saplantılı bir hale getiren kleptomaninin nedenleri bilinmez. Ancak bununla ilgili farklı teoriler vardır. Bir görüşe göre, beyinde meydana gelen değişimler kleptomaninin sebebi olarak kabul edilir. çalmayı öğrenmiş beyindeki bu problem kalıplaşarak problemi güçlendirir. Kleptomanin nedenleri konusunda hala daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır. Ancak bu rahatsızlıkla ilgili şu nedenler üzerinde durulur:
Serotonin: Bir nörotransmitter olan serotonin, ruh halini ve duyguları düzenlemeye yardım eder. Dürtüsel davranışlara meyilli kişilerde düşük serotonin düzeyleri görülür.
Bağımlılık: Bir nörotransmitter olan dopamin, çalma eyleminden sonra salgılanabilir. Dopamin zevk duygusunu sağlar. Bu da bazı kişiler için tekrar isteği yaratır.
Beynin Opioid Sistemi: Dürtülerin düzenlendiği sistem opioid sistemdeki bir dengesizlik, dürtülere direnç göstermeye engel olabilir.
öğrenilmiş Alışkanlık: Dürtüler rahatsızlık hissi verirler. Dürtü üzerine hırsızlık yapıldığında kısa süreli bir rahatlama hissi gelir ve kişi dürtüden kurtulur. Bu döngü kırılması zor bir alışkanlıktır.
Kafa Travmaları ve Beyin Yaralanmaları
KLEPTOMANİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kleptomani Nasıl Teşhis Edilir?
Hiçbir zaman teşhis edilemeyen kleptomaniler vardır. Zaten yaygın olarak görülmeyen bu rahatsızlıkta bazı kişiler tedaviyi kabul etmez. Bazı kişiler tekrarlayan hırsızlıkları nedeniyle hapse girebilir. Kleptomanlar genellikle gizlice çalarlar. Kleptomani teşhisi için kriterler vardır. Bu kriterler şunlardır:
Kleptomani teşhisi için doğrudan bir test yapılmaz. Ancak teşhis için bazı testler uygulanabilir. Bu sayede sorunun diğer sorunlar elenmiş olur.
Kleptomani Nasıl Tedavi Edilir?
Kleptomani tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Kleptomani tedavisinde psikiyatrist ve psikologlar önemli rol oynar. Kleptomani tedavisi tam olarak bir çerçeve içine alınamasa da ilaçla tedavi veya dürtülerle başa çıkılması için beceri geliştirme terapisi uygulanır. Kleptomani tedavilerinde uygulanan teknikler şunlardır:
Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi ile olumsuz davranışlar ve düşünceler olumlu olarak tanımlanabilir. Bilişsel davranışçı terapi ile dürtülerin nasıl kontrol edileceği, sağlıklı başa çıkma mekanizmaları, tetikleyicilerin belirlenmesi ve bunlardan kaçınma, stresi yönetme, psikolojik sorunları ele alma öğrenilir.
Aile terapisi, çift terapisi ve psikodinamik terapiler de diğer terapötik tekniklerdir.
İlaç: Antidepresanlar, duygu-durum dengeleyiciler, antikonvülzanlar ve opioid reseptör agonist ilaçlar dürtülerin yatıştırılmasında yardımcı olur.
Yardım Grupları: Bozukluğun üstesinden gelmek veya yönetmek için destek alınabilir.
Yazan: öĞR. PSK. SILA ZEYNEP öZSARI
Düzenleyen: UZM. KL. PSK. DAMLA KANKAYA SüNTEROĞLU
Kaynakça
https://www.acibadem.com.tr/hayat/kleptomani/
https://www.memorial.com.tr/hastaliklar/kleptomani-calma-hirsizligi-hastaligi-nedir
', '', 'Kleptomani Kleptomani Nedir? Kleptomani'nin Nedenleri Nelerdir? Kleptomani Belirtileri Nelerdir? Kleptomani Nasıl Teşhis Edilir? Kleptomani Nasıl Tedavi Edilir?', '', '', 1, 1, '', '26-06-2024 12:32', '', 1), (165, 1, 'Bağımlılıkta Yeni Yaklaşımlar', 'bagimlilikta-yeni-yaklasimlar', '
Bağımlılıkta Yeni Yaklaşımlar
Bağımlılık kavramı, yüzyıllardır insanlık tarafından bilinmekle birlikte, son yıllarda multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu makalede, bağımlılık fenomeninin biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutlarını içeren biyopsikososyal perspektiften ele alınarak, bu yaklaşımın bağımlılıkla mücadelede nasıl önemli bir rol oynayabileceği tartışılacaktır. Bağımlılık, bireyin bir madde veya aktiviteye karşı kontrolünü kaybetmesi ve bu durumun olumsuz sonuçlar doğurması olarak tanımlanır. Geleneksel yaklaşımlar genellikle sadece fiziksel bağımlılığı ve madde kullanımını ele alırken, modern psikoloji biyopsikososyal model çerçevesinde bağımlılığı daha kapsamlı bir şekilde açıklamakta ve tedavi etmekte yeni yollar sunmaktadır.
Bağımlılıkta biyolojik faktörler, özellikle beyin kimyası ve nörolojik mekanizmalar üzerinde odaklanmaktadır. Madde kullanımı veya bazı davranışsal bağımlılıkların beyin yapısını ve işlevselliğini nasıl etkilediği, bağımlılığın neden ortaya çıktığı ve neden bazı insanların diğerlerinden daha fazla risk altında olduğu üzerine araştırmalar incelenecektir.
örneğin, Volkow ve arkadaşlarının (2016) yaptığı çalışma, bağımlılığın nörobiyolojik temellerini ele almış ve dopamin sistemlerinin rolünü vurgulamıştır. Ayrıca, Kalivas ve Volkow'un (2005) çalışmaları, bağımlılığın sinirsel adaptasyonlar ve ödül devreleri üzerindeki etkilerini detaylandırmıştır.
Psikolojik olarak bağımlılık, bireyin duygusal ve zihinsel sağlığı üzerinde derin etkilere sahiptir. özellikle duygusal düzenleme eksiklikleri, stresle başa çıkma zorlukları ve düşük özsaygı gibi faktörler, bağımlılık riskini artırabilir. Psikolojik terapi ve danışmanlık hizmetlerinin bağımlılık tedavisinde nasıl kullanılabileceği ve bireyin bağımlılıkla mücadelesindeki önemi ele alınacaktır.
Bu bağlamda, Marlatt ve Gordon'un (1985) çalışması, geri düşme süreçleri ve bağımlılıkla mücadelede psikososyal stratejiler üzerine önemli bir kaynak olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, Hayes ve arkadaşlarının (2011) kabul ve kararlılık terapisi gibi yeni psikoterapi yaklaşımları, bağımlılık tedavisindeki yenilikçi uygulamaları temsil etmektedir.
Sosyal çevre, bağımlılık gelişiminde önemli bir rol oynar. Aile ilişkileri, akran baskısı, sosyo-ekonomik faktörler ve kültürel normlar, bağımlılık davranışlarını şekillendirebilir ve sürdürebilir. Toplumsal destek ağlarının güçlendirilmesi ve sosyal izolasyonun azaltılması, bağımlılıkla mücadelede etkili stratejiler olarak tartışılacaktır.
Burada, Granfield ve Cloud'un (1999) sosyal etkileşim ve bağımlılık arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışma, sosyal boyutun bağımlılık üzerindeki etkisini anlamamızı sağlayan önemli bir örnektir. Ayrıca, Witkiewitz ve arkadaşlarının (2019) topluluk destekli yaklaşımların bağımlılık tedavisindeki etkinliğini değerlendirdikleri araştırma da bu konuda değerli bilgiler sunmaktadır.
Bağımlılık, karmaşık ve çok boyutlu bir fenomendir ve bu nedenle tedavi ve önleme stratejilerinin de çok yönlü olması gerekmektedir. Biyopsikososyal perspektif, bağımlılığı sadece bireyin biyolojik yapısından değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal faktörlerden de anlamamıza yardımcı olur. Bu makalede tartışılan bilgiler, bağımlılıkla mücadelede yeni yaklaşımlar geliştirmede araştırmacılara ve klinisyenlere ilham verebilir.
Yaren Hilal Ergül
Damla Kankaya Sünteroğlu